Çocuklarımıza Dalgakıran Olmayalım

Bırakın; hayat denizinin dalgaları çocuğunuzun yüzüne çarpsın.

Bırakın; soluğu kesilsin, nefesi tükensin, gücü kalmasın.

Bırakın; soğuğu hissetsin, derini bilsin, dibi görsün.

Bırakın; hırslansın, kendini zorlasın, sınırlarını görsün.

Bırakın; hata yapsın, acı çeksin, tahammül etsin.

Bırakın; yokluğu görsün, kanaat etsin, sabrı öğrensin.

Bırakın; dayansın, dirensin, bedel ödesin.

Bırakın; hayatı seyretmesin, yaşasın, hissetsin.

Bırakın; zorluk, hayal kırıklığı, umutsuzluk, çaresizlik, yokluk ile mayalanmış kişilikleri kendi dalgakıranları olsun.

Yarın küçük bir dalga karşısında bile çaresizliğini görmemek için bugün onun önünde dalgakıran olmayı bırakın.

Bırakın ki; zor zamanları bugün sizinleyken yaşasın, gelecekte sizsiz değil!

 Çocuklarımız gözümüzün bebeği ve en önemli kıymetimiz. Onları her zaman kendimize dert ediyor ve onlar için en iyisini yaptığımıza inanıyoruz. Onları tehlikelere karşı korumaya çalışıyoruz, kendilerini korumayı öğretmek yerine. Onları zorluklardan uzak tutmaya çalışıyoruz, uyum sağlamayı öğretmek yerine. Onların yaşayacağı alanları ve geleceklerini tasarlamaya çalışıyoruz, onları inşa etmek yerine. Onları doğru bir şekilde yetiştirmeye çalışıyoruz, doğru bir şekilde yaşatmak yerine. Eski özlenen günlerde bu uğurda çok zaman harcardık, şimdi ise para harcıyoruz. Onlar için ayırmamız gereken zamanı azaltıp, harcadığımız parayı arttırmaya çalışıyoruz. Sonra çocuklarımız bizden uzaklaştı diye şikâyet etmeye başlıyoruz. Peki böyle yaparak ne elde ettik? Cennet annelerin ayakları altındaydı, şimdi anne ve çocuk iletişimi ayaklar altında. Babalar, eskiden çocuklar için zor zamanlarda sığınılacak limandı ve dert babasıydı, şimdi maalesef sponsor oldular, para babası oldular. Suçlu tabi ki çocuklarımız değil. Değişen zaman mı? Yeni nesiller mi? Teknoloji mi? Acaba kim? Yoksa ……… miyiz?

Aileler olarak hepimizi çocuğumuza iyi bir eğitim aldırmanın onlar için en hayati konu olduğuna inanıyoruz ve tüm imkânlarımızı sonuna kadar zorluyoruz. Eğitim başarısı ile onları diğer tüm sorumluluklardan muaf tutuyoruz. Derslerinde başarılı ol yeter, senden başka hiçbir şey istemiyoruz diyoruz. Maalesef yanılıyoruz. Çünkü çarenin eğitim değil, deneyim olduğunu görmezden geliyoruz. İyi bir eğitim dediğimizde sorumluluğu okula, öğretmene ve çocuğumuza yüklüyoruz. Ancak, deneyim dediğimizde en önemli sorumluluğun bizde olduğunu kendimize itiraf edemiyoruz. Hedefimiz onlar için iyi bir eğitim sağlamak değil, gerçek deneyimler yaşatmak olmalıdır! Gerçek deneyimler en iyi eğitimdir. Zıt deneyimleri onlara yaşatmak zorundayız. Varlık ve yokluk, iyi ve kötü, zor ve kolay, başarı ve başarısızlık, mutluluk ve acı, umut ve çaresizlik gibi kavramların her iki boyutu arasında deneyimleme yolculuğu yapmak zorundalar. Deneyimin tek tarafını yaşayanlar, diğer tarafını hayal bile edemezler ve maalesef yaşadıkları deneyimin kıymetini de bilemezler.

Hayatın engelli koşusunda çocuklarımızın önünden koşup engelleri bir bir kaldırmaya çalışmayalım. Bizim gücümüzün yetmediği ve imkânımızın kalmadığı zamanlarda engeli ilk gördüklerinde ne yapacaklarını zannediyoruz? Pes edecekler, şikâyet edecekler, isyan edecekler, vaz geçecekler ve suçu engelde ya da engeli oraya koyanda arayacaklar. Daha da kötüsü engeli her zamanki gibi kaldırmadığımız için bizi suçlayacaklar. Engelden atlamayı düşünmeyecekler bile çünkü hayatı engelsiz bir koşu olarak görüyorlar. Engelin tadına varmalarına izin verelim. Bu yüzden, hep yanlarında olalım ama bireysel deneyim yaşamalarına izin verelim. Sadece mutluluklarını ve acılarını paylaşmak ve destek olmak için yanlarında olduğumuzu bilsinler yeter. Deneyim onların bireysel hayat koşusudur ve fiziksel, zihinsel ve duygusal engelleri aşmak onların sorumluluğudur. 

Çocuklarımızın gelecekteki iyiliği için şimdi üzüleceklerine inandığımız şeyleri söylemekten korkmayalım. Mahrum etmekten, eksik bırakmaktan korkmayalım. Eksiklik sahip olduklarında olsun, kişiliklerinde olmasın yeter. Çocuklarımız hepimizin. Çocuklarımıza bir şey alıp ya da almadığımızda ya da bir imkânı sağlayıp sağlamadığımızda sadece kendi çocuğumuz ile olan ilişkimizi değil diğer tüm çocukların aileleri ile olan ilişkilerini de etkiliyoruz. Çocuklar çoğu şeyi gerçekten kendi ihtiyaçları olduğu için değil diğer arkadaşlarında olduğu için istiyorlar. Bu nedenle, sorumluluğumuzun ve aldığımız kararların kendi çocuğumuzla sınırlı olmadığını ihmal etmeyelim. Hepimiz başka aileler için iyi örnek olalım ki bizim de örnek alacağımız aileler olsun.

Lütfen çocuklarımız için gelecek hazırlamayı bırakalım artık, bunun yerine onları geleceğe hazırlamanın yollarını bulalım. Destek olmamız gereken şeyin çocuklarımızın gelecekleri değil kişilikleri olduğunu unutmayalım. Gelecek için bugünlerini çalmayalım.

Nasıl mı başlayalım? Konuşurken gözlerine, dinlerken sözlerine, severken kalplerine dokunalım. Yeter ki onlara yaklaştıkça uzaklaşmayalım, bizleyken bizsiz bırakmayalım, geleceği kazanırken onları kaybetmeyelim.

Ne zaman mı başlayalım? Çocuklarımızı kaybetmeden! 

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *